1 Eylül 2009 Salı

Brezilya'da Uyanmak

Gunaydin.
BONÇIA
 
Her zaman olur ya ilk once o ulkenin kelimelerini ogrenirsin.
Bana da oldu.
 
Ucaktan inicem ama ucagin inisini 3 saat once zannedince son 3 saat bir cile oldu. Saat karmasasi beni bitirdi. Sonunda Sao Paolo gozuktu de rahatladim derken, sehir o kadar buyukki gozuktukce gozuktu havaalanina sehir gozuktukten 25 dk sonra indik.
ADIOS
son sozum bu oldu ucaga.
 
Griple ilgili dokumanlar, polisle ilgili dokumanlar, pasaport dokumanlari dolduruldu.
Benim pasaport resmim 10 sene evvelki sacli halim oldugundan biraz cekiniyordum acikcasi, siraya girdik. Domuz gribi dokumanlari Turkiye'deki gibi toplandi. Adam ne yuzume ne dokumana bakti. Ohh super.
Pasaport sirasina geldik. Polis yok bayanlar var oyle uzerleri gayet spor giyinmis; Dedim bu mu pasaport icimden.
Bora'nin dedigi gibi. elimi kolumu sallayarak ulkeye girdim...
O esnada yanima biri geldi, her gelenin (every visitor) ulkesini yaziyormus. Turkey dedik. Hah der demez olan oldu.
Kuyruktan biri dedi ki "Baba turk musun ?" zaten soru abes. Deklere etmisim yandaki gorevliye, bu bos sorunun manasi ne kardesim dedim icimden. Tabii bulur beni ya Brezilya'da ilk gordugum kisi Turk oldu. Dedim ki adama dunyanin her tarafinda Turk bulmak kolaydir. Vallahi abi dedi ne guzel dedi ecnebi memlekette karsilasmak. Boslasam biraz beraber Brezilya'da gezelim dicek havasi var. Dedi de...  abim geliyor almaya seni de birakalim istersen dedi. Yok dedim sagol. Ben surdan otobuse binecegim. Tamam der demez bomba soruyu sordu. "Bavullari nerden alicaz ?". Biz boyle kasiliriz kasiliriz da iki tabelaya bakmayan ozurlulerizdir ya.. o esnada pasaport kontrol cagirdi dostum ben gidiyorum dedim. uzaklaklastim.
 
Cantayi felan alip Maria'yi da aradim ve otobus duragina gectim.
Bileti de aldik lakin ortalik biraz sakin, diyorsun ki Sao Paolo 40.000.000 luk sehir oyle bir beklenti var ya sanki saldiracaklar.
Yok oyle bir sey hersey gayet normal ve medeni.
Yanima biri geldi "sakiz ister misin dedi?"
aldik sakizi japon mus arkadas...
daha bir Brezilyali denk gelmeden ulkeleri geziyorum ben.
sakizi attim agzima iyyk igrenc bir sey " oglum tamam bitti isin' dedim. "bobrekleri verdin..." yanilmisim cocuk japon Toyota da calisan duzgun biri, dokunmadi sakiz. O otobusune ben otobusume.
 
Yola ciktik otobus soforu emniyet kemeri takinca bizim gobekli otobus soforlerini dusundum. Vay bea gobek olmasa bizimkiler de yapardi heralde.
 
Oldukca karisik bir yol guzergahi ile son duraga vardik.
 
Maria beni bekliyordu. sarildik gulduk felan. Eve taksi ile yola ciktik.
Yollar hakkaten degisik turden insan ve bunun yaninda da farkli tipte evlerle dolu. Kapiya yanasinca sanki suadiye de bir evin girisi gibi guvenlik isiklar felan ama dairelerin kapilari oyle bizim oda kapisi gibi. evde tuhaf bir yuksek kalite ve alcak kalite harmonisi var. Bu aslinda Brezilya'yi yansitiyor.
Balkonda bir lavabo var kucuk seyleri elde yikamak icin cok kullanilan bir seymis.
 
Yemek yiyiyoruz. Tropik meyveden adim atilmiyor. Tropik GOIABA; MANGO (Manga) birde pembe bir meyva MAMAO (Mamão). Sonra ekmekler cok super. Birde bizim icli koftenin kucugu ve tavukla yapilani var; KOSINYA (Coxinha)..., Tatli PUGIN
 
Hepsi Gostozo... Cok lezzetli..
 
Simdi sokakalara aticaz kendimizi. Ne olcak bakalim.
Beni beklemediklerinden bir karisiklik muhtemel tabii.
 
Brezil'ya ya uyandim.
 
01.09.2009
09.33 (Brezilya Local Saati)
 
 
 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder