6 Eylül 2009 Pazar

Normal Bir Gun GIBIYDI...

Bir normal gun gibiydi...

Sabah erken kalktim, herzamanki durum.

Biraz alisverise gidip evde ac kalmayi onleyici tedbirleri devreye almak istedim. Evi temizleyemicem cunku ekip lazim.

Migros benzeri bir yer vardi. Kapida 24 horas yaziyor. 24 saat acik migros. Bu sehir icin normal. 8.30 da gittik ama kasalardan 20/24 dolu. Millet sabahin korunde deli gibi alisveris yapmis fiyatlar Turkiye'den biraz ucuz.

Nutella felan aldim ic acici yiyecekler.

Ev sahibi de su aliyor. Esitlikci olduk.

Biraz esyalari ayarladim, ardindan francisco'nun universitesine yola ciktim. Adam gel dedi gercek ortami gor.

Iceri giriste kimlik kontrolu yok, zaten polis de yok. Bisiklet parki oncelikli alan, onu takiben ogrenciler icin yerler geliyor. Francisco kendi bolumunu gezdiyor. Burdaki adamlarin bazilari dunyaca tanimis. Universite bahcesinde her bolum ogrencileri icin ayri tek katli evler var. Burda herkes bir arada, konusma bulusma, dans ve party noktasi.

Profesoru ve okul arkadaslariyla bulsutuk bir yemek yedik, cikista Marcio yu arayalim mi? Dedim.

Tesaduf bu ya Marcio da okuldaymis, ona da sikinti basmis ne isim var burda diye o sikintisinin tam otasinda biz aradik. Iste burda olma nedenim dedi, 2 dakika sonra arabasiyla geldi yanimiza. Kirmizi Ford...

Beni TV kanali ile ilgili gorusmeye goturecek, zaten gidis cok karmasiklasmisti iyi oldu. Degisik bir kiz aktor oldugundan var bir dedilik, etrafta aktorler beni buluyor var bir bok. Ruhsal olarak da bir dreamer kendisi, her sey guzel konusuyoruz biraz sonra kanala goturuyor beni.

TV kanali girisinde randevudan dolayi sistemli hersey dakik ve yaka karti bile basilmis hazirlar. Birazdan toplanti odasina geciyoruz. 2 saatlik bir gorusme sonunda cok yakin dost olup cikiyorum ordan hatta, otobusle donucem deyince herkes numarasini veriyr sorun olursa ara diye...

Cikista insanlar beni oyle bir doldurmus ki sokakta kimseyi gormeyince nasil ortam acaba diyorum, tedirginlik degil de be careful sendromu, salla oglum sercan diyorum sanki 40 yillik brezilyali gibiyim sokakta.

110 hemen geliyor atliyorum.

Basta otobuste hersey guzel, sonra bir ara soyle bir sey oluyor. ISA heyeli ters gibi geliyor iplemiyorum. Yanimdakilerle konusmak cok zor zaten, otobuse yabancilar pek binmezmis. Portekizcenin sivelisi konusuluyor. Portekizce bilen de anlamiya biliyormus.

Cok sabrediyorum ama sonunda haritami acarak antalmaya calisiyorum ve asirlik otobus komedisi basliyor. El hareketi marifetleri ile neler yapilabildigini anlayacagimiz bir an. Cocuklarin surati dusuyor cunku kesin yanlis otobusteyim. RIO da yanlis otobus sorun degil. Sorun bu isten nasil cikilacagi. Koylu gibiyiz anasini satim. RIO koylusu.
Tunele giriyoruz. Tunel dedigin 2 km 2 tane daglik bir yer oldugundan tuneller yapili guney kuzey arasina. Tunelde trafik tikaniyor. Delirmek mumkun degil bir sey yapamassin cunku herkes sakince duruyor.
Sonucta cocuklar otobus herkes americano dedikleri beni eve gondermek icin turku numaralarla iletisim kuruyorlar. Biri arkadasini ariyor o ingilizce biliyormus. Son durakta in ordan bincen tekrar diyor. Son durak dedigi 1 saat mesafe haritada gorsen ben tunelde inip geri yuruyeyim dersin.
Icimden a.k. diyorum tabiii...
Uzun yolculuk son durakta bitiyor yeni otobuse geciyorum. Mevzuyu orda kesfediyorum. 110 ring hatti demekmis ben 110 gorunce binmisim her sakalliyi dede sanma durumu...

Gecemiz icin sonunda eve variyorum. Francisco hadi cikalim diyor. Cool...
Gece yine RIO dayiz.
Millet hep mi dans eder kardesim.
Burda barlar biraz farkli sokaklara tasiyor insanlar sokakta servis yapiyor garsonlar. Kokos artistler yok bizdeki gibi yer yoksa suraya gidelim demiyorlar sokak bir kultur ve ses duzeyi cok dusuk barlarda. Insanlar konusuyor icki iciyor dans ediyor hani bizde konusmuyor dans etmiyor icki almiyimin tersi. Bizde barlar podyumdur yaslanirlar duvara diyorum. Gel de anlat brezilyaliya. Gelince gorursun diyorum.

yatalim artik eve donuyoruz...

04.09.2009

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder