17 Eylül 2009 Perşembe

Bilmeden, SEN...

Dun cok yazasim vardi, sonra erteledim...
Pekde normal olmayan bir dostumuzun evine gittik, dagda yasiyor. Kendileri bungalov sistemli bir yerleske yapmislar orda zamanlarini gecirip orda kiraliyorlar.
Ilginizi cekerse bir goz atin http://www.bambubrasil.com.br/
Guzelce bir yemek vardi, guzel ama bizden farkli. Hindistan cevizi yagi ile yapilmis karnibaharli firinda okyanus baligi... Yorumsuz..
sik gitmiyecegimiz icin yedim tabii...
Aksam eve 12 gibi donduk, burda daha sakin geciyor gunler ama, gecisin sakinligi icsel bir cosku ile degisiklik yasiyor.
Dun 250 GB'lik dunyanin cesitli yerlerinden toplanmis muzik-film-bilgi-belgsel-sprituel ogreti-sunu(lecture) lardan olusan bir arsiv bana eristi, cok heyecan verici resmen igne iplik ile orulmus tek tek bir cok bilgiler var ve duzgunce dosyalanmis. Bir cogunu paylasmak cok degerli olacak, hatta bazilarini okumaya da basladim.
Ilk karsima cikanin Buyuk Sir yazisi olmasi cok ilgi cekici, ilk bolum bile alip goturuyor. (The Secret degil-karisiklik olmasin.)
Ogretilerin sinirlarini sorgulamama neden oldu, zaten sorguluyordum ben ama bu yazi ogretiyi birde seni sinirlayan gercel cerceve ile ele almakta.
Yaziyi okudum okudum okudum... Sonra sormaya basladim...
Hakikaten kacimiz bir bebek gordugumuzde ondan rahatsizlik duyduk, heralde buna ben diyecek cikmiyor. Ama yasamda karsimiza cikan insanlarin kacta kacini daha konusmadan bakinca eliyoruz acaba?
Kasinin ustunde gozu var diye baslayip, soyledigi de laf miydi ile devam eden ya da bunu ondan hic beklemezdim deyip hareketlerimizi onlara karsi degistirdigimiz bir cok insan.
Bazilarina konusma sansi vermeyiz, kiza bak yuruyusunden belli, amma tuhaf tip, hic biri olmadi, gozum tutmadi ! deriz.
Hic bir bebek icin gozum tutmadi diyeniniz oldu mu?
Gulersiniz tabii, bence neye guldugunze dikkatlice bakin.
Guldugunuz ben degil kendinizsiniz.
Evet nerde oldu da bu degisim ve biz basladik bu sekillere girmeye..
Cok geriye gitmeyin hemen yaniniza bakin oldugunuz yerde bir ciglik atin. AAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAA....
Evet tamda bunu okurken yapin..
Hatta icten olsun, AAAAAAAAAAAAAA'nin da otesine gecin sesinizi de inceltin.
Biraz sonra ya bir yakininiz yada arkadasiniz olmadi komsunuz yaniniza gelecek, "ne oldu nie bagirdin ?" diyecektir.
Siz de icimden geldi dersiniz. Icinizden geliyorsa bagiracaksin.
O zaman muhtemel cevap su olur, "delirdin mi?" ya da surekli halde deliliklerinizi goruyorsa anlarki sizi deli oldugunuza, bu soruyu size tekrar tekrar sormakla ikna edemiyor. Size "Ha, anladim der !" iceri gider ilke gordugu kisiye sizin deli oldugunuza dair bilgileri aktarip onu ikna etmeye calisir. "Cenk, delirdi davranislarini normal bulmuyorum, aniden cigliklar atiyor hayata gereken onemi vermiyor.."
Simdi, cark su, size oturtulan bir cerceve var hatta hepimize, cocukluktan basliyor ve buyudukce gelistiriliyor. Komsuya gittinizde oglum oyuncagini paylassana diye anne baba, o cocukta olup sizde olmayan bir oyuncagi gorunce size diyor ki cok calis sende o oyuncaktan ogullarina al, ve sizi yarismaya ve birincilikte en iyilikte en ornek adam olmada haydi bakalim benim oglum edasiyla gazliyor. Bu gazi alan siz zavalli insan yavrusu, o sirin bebek yuzunuzun uzerine bir ortu ormeye basliyorsunuz. Ben en iyi arabayi alicam, Osmanin arabasi yaninda pic kalacak, sonra ile uyariyor. Aile tum kotulukleri okuyabilen ulu bir kurulus cunku ve habire diyor ki bak oglum sokakta ona buna guvenme, is yerinde herkesle konsuma ayagini kaydirilar, bak fazla dir dir etme acik verme, kendini gizle, olur de...
Hababan dolduruyorlar...
Aile gorevini layikiyla yerine getirrirken, magrur durusunu koruyor. Siz sahne aldiginizda diyorki benim kizim benim oglum. Benim KUKLAM.. Oyna aslabnim. Maymunum benim...
Sirf aileden gelmiyor sinirlariniz, herkes bunun icin caba icerisinde, amcan, teyzen, abin, kardesin, cerceve biraz daha genisliyor, ogretmenin, hadi daha genisi, patronun 'oglum diger firmanin piyasadaki halline boyun mu egicez saldir kocum !' O koc da zavalli sabahlara kadar saldiriyor, ayaginin altindan kacan hayati duygularini bebegin safligindaki ruhunu unutarak, gun be gun onu gomerek.
Politikaci sinirlandiryor, onu yapma bunu yap. ona verme buna ver, onu giyme bunu giy... Ohhh Maymunum benim oyna aslanim, oyna.. Senden ala maymun mu olur...
Peki bir gun diyoruz ya bir gun geliyor ve bir sey dank ediyor. Biri seni sevdigini soyluyor. Sen oldugun icin ve gel diyor.
Bir anda dunyan allak bullak, o cocuklugundaki ana donuyorsun. Annele oldugun dakikalar aklina geliyor bebekkenki, o yaninda uyuyuslarin ve gogus sicakligi ve cozuluyorsun. Bir an cozuluyorsun ama o yanin cok kirilgan ve narin seni ordan vururlar diye yine kapaniyorsun, kapali kalmak iyi zannediyorsun...
Mevlana'nin yolculugundaki pasaji hepimiz biliriz, gel ne olursan ol gel !
Bu cok basit aslinda, ama karsisindaki icin soylemiyor bunu Mevlana, bunu kendini bildigi icin soyluyor.
Cunku cikis yoluna ermis o, karsiliksiz ve gercek sevgiyi ve herkese sevgiyi kesfetmis.
Karsiliksiz sevgide ne kadar engin oldugunu bildigi icin herkese gel diyor, ne olursan ol gel diyor...
Iste onun yuzune bakanlarin nuru ve safligi gormesi ondan.
Onun yuzu temiz, onun yuzu bir bebek gibi saf, icten, derin ve kapsayici.
Bir bebegin etrafina dolusan insanlar gibi herkes, Mevlana'nin actigi ocaga giderken...
Aslinda Mevlana'nin yuzunde gorduklerimiz de, aslinda bizim bebekligimiz.
Bizde sevgi ile ilerlemenin sirrini ve adimini kesfettigimiz anda aldigimiz yol, bir gecis yolu olacak, orda dunyanin akisinda herkesin bir birine bagli ozgur parcalar oldugu kesfedilecek.
Orda hepimiz ozgur oldugumuzu anlayip adimlarimizi ictenlikle atacagiz, sekillendirme ve yonlendirme olmadan icimizden kalbimizden geldigi gibi.
O yolculugun basladigi yer bir guney amerika, bir asya, bir hindistan degil.
Sadece sensin ve sen nerede olursan ol bu kapiyi acitigin anda o yolculuga cikmis olursun...
Bu senin yolun ve senin sevgin..
Senle basliyor baska hic bir seyle degil...
17.09.2009
19:10

3 yorum:

  1. "Gezgin, bir kenti yerleşiğinden daha iyi koklar. Gediklerini, çıkmaz ve çıkar yollarını bilmeden keşfeder. Yabancı olma ve merak, okla gösterilmeyen güzelliği bulmasını sağlar, dile gelmeyeni duymasını. Kent canlanır, şaşırır, gezgine labirentlerini bir bir açar zamanla.
    Hayatımızı ziyaret eden ve bizi merak eden bir gezgin, o hayatın sakini olan bize, hiç bilmediğimiz, tanımadığımız bir şeyi anlatır. Daha önce hiç inmediğimiz bir merdivenden indirir. Hiç girmediğimiz bir sokağa götürür. Gürültüden hiç duyamadığımız bir sesi dinletir.
    Ziyaret ne kadar sürerse sürsün, ne o kent ne de biz eskisi gibiyizdir artık..."

    ps.: 2 yıl öncesinden bir notum..sen pek "gezgin" sayılmazsın Sercancım, gezegen vatandaşı olduğun için:) ama oku işte..seni halen kıskanmaya devam ediyorum...

    YanıtlaSil
  2. Yapmakla olmak arasındaki fark, bulundugun anda kalmak...

    Gayret hep sürüyor olcak.

    Anımıza ve andaki bana, sana sevgiyle...

    YanıtlaSil